Illuminations (aydınlanışlar)
Amerika'da Eşcinsel evlilik kabul edildi. Böylece Amerika Eşcinsel evliliğin "yasal" sayıldığı 22. ülke olmuş oldu. Türkiye olarak bize sıra gelmesi çok zor ancak bunun gündemde olup, konuşuluyor olması bile, tabularımızın yavaş yavaş da olsa kırılmasını sağlıyor. Tabuları yıkmak, egolara yenik düşmeden iletişim kurabilmek insanlık için hayattaki en zor şey. Fakat egoların, gururun hiçe sayıldığı tek bir makam var.... Aşk.
Şimdi sizleri biraz geçmişe götürmek istiyorum. 1870 Fransa'sı, o zamanların en büyük şairlerine ev sahipliği yapıyordu. Bunlardan biri de genç yaşında şairliğe adım atmış olan Arthur Rimbaud. Rimbaud Fransız Sembolist şiir akımının en büyük temsilcilerinden biri. Her bir şiiri yüreğinin en derinlerindeki bir ağaçtan kopup gelen yapraklar gibi... Genç yaşında kocaman bir çınar oldu Rimbaud'un yüreği ve aşk bu çınarın da tüm vücudunu bir kanser gibi ele geçirdi...
Babasının annesini terk ettiği bir evde yetişen Rimbaud, sürekli evden kaçmaktadır. Kuralları yok sayan, isyankar ve duygusal bir kişiliğe sahiptir. Hayatını değiştirecek şairlerle, öğretmenin desteğiyle okuduğu bir dergide tanışır. Rimbaud, Paul Verlaine'e mektup yazmaya başlar. Verlaine Rimbaud'un mektuplarından çok etkilenmiştir.
Evde duramadığı günlerden birinde Rimbaud evi terk etmeye karar verir. Bu sayede, mektup arkadaşlıklarından aldığı destekle Verlaine, Rimbaud'u evine davet eder. O sırada Verlaine evlidir. Ancak henüz başına geleceklerden habersiz bir şekilde isyankar ruhlu Rimbaud'ya karşı farklı duygular beslemeye başlar. Rimbaud'un Verlaine ile birlikte yaşamasıyla birlikte de ikilinin hem cinsel hem de duygusal bağları iyice ortaya çıkar.
Rimbaud'un maceraperestliği ile ikili Londra'dan Brüksel'e kadar giderler. İçki ve uyuşturucuyla beraber dolu dizgin bir aşk yaşarlar. Rimbaud'un şairliğinde Verlaine'e olan aşkı çok büyük bir yer kaplamaktadır. Hep söyleriz ya şairler aşklarını daha tutkuyla yaşarlar diye, iki şairin birbirine aşık olması da tarif edilemeyecek kadar şehvetlidir.
"Ey çalınmış yürek n'eyleyeceğim? Ayyaş hıçkırıkları başlayacak, Tütünün posası çıktı çıkacak; Midem boşalıp boşalıp dolacak, Ben ki, yenmiş yutulmuşsa yüreğim, - Tütünün posası çıktı çıkacak - Ey çalınmış yürek n'eyleyeceğim?" (Stolen Heart, Arthur Rimabud)
İkili, ilişkileri boyunca çok fazla kavgaya tutuşurlar. Bu kavgaların en büyük sebebi Verlaine'in karısını terk etmemesi ve hala eşiyle cinsel birliktelik yaşamasıdır. Rimbaud, Verlaine'e öyle bir bağlılık duyuyordu ki, onun için ağlamaktan, kendini yaralamaktan hiç çekinmiyordu. Verlaine'in ete olan, kadın bedenine olan aşkını kırmasını ya da kendisini terk edip gitmesini istemiştir... Çünkü aşk her zaman şarap kırmızısı değil bazen kan kırmızısıdır... Bu kavga sırasında Verlaine Rimbaud'u silah ile yaralar. Olayın polisler tarafından duyulmasıyla Rimbaud ve Verlaine'e eşcinsel oldukları ortaya çıkar. Dönemin baskılarıyla Verlaine 2 yıl hapis cezasına çarptırılır. 1895 yılında Rimbaud bir daha şiir yazmama kararı alır -ki bu iki şairin aşkı söz konusuysa ortaya konabilecek en ağır tepki olmuştur.- Daha sonra Rimbaud bir orduya girer fakat isyankar karakteri onun burda da kalmasına fazla izin evrmez... En son Afrika'da silah tüccarlığı yapmaya başlar fakat bu sırada kalçasında bir tümör oluşur. Son günlerinde çok acı çeken Rimbaud aşırı morfin ve kanserle birlikte yalnız başına hayata gözlerini yumar.
"Doldurulmadı hâlâ yeri, Gülden ağzının öpücükleri Kalbimde öldüğünden beri. Dans edelim gel!
Dizi dibinde oturduğum Zamanları hatırlıyorum; Bu, işte bütün varım yoğum. Dans edelim gel!" (Danse Edelim Gel, Paul Verlaine)
Bir erkeğin bir kadını sevmesi kadar güzel olan şey, bir erkeğin başka bir erkeği sevmesi, sevebilmesi ve bunu haykıracak cesarti kendinde bulabilmesidir... Cinsiyeti, ırkı, dini ne olursa olsun, aşk aşktır ve yakalandığı takdirde sonuna kadar, korkusuzca yaşanmalı...
Yorumlar
Yorum Gönder