Monet ve Nilüferler

                                                                    (Claude Monet)

Monet (Mone), izlenimciliğin (empresyonizm) babası olarak anılmaktadır. İzlenimcilik, insanın en saf haliyle ve tüm çıplaklığıyla bulunacağı doğanın, ressamın en derin duygularıyla yoğurarak tabloya aktarmasına verilen isimdir. Doğanın insan üzerinde yarattığı etkileri, fırçanın tuvale dokunmasıyla ortaya çıkarılır. Bu akıma öncülük eden ve bir yandan da Claude Monet'nin arkadaşları olan Pissarro, Degas, Renoir ve Sisley ilk olarak akla gelmektedir.

Paris yerlisi olan Monet, resim yapmaya küçük yaşta başlamış ve resim eğitimi almak için yaptığı karikatürleri ve çizimleri satarak para biriktirmiştir. Şarkıcı olan annesi en büyük ilham kaynağıdır. Monet'nin tavrı, gözün o an ve günün o saatinde gördüğü ışıkla resim yapmaktı. Monet yıllarca resim yapmayı sürdürdü. Çoğu zaman izlenimciler olarak kendileri kabul ettiremediler. Hatta bir dönem "izlenimcilik" terimi Paris sokaklarında ressamlara hakaret ve alay konusu olarak kullanılan bir kelimeye dönüştü. Her şeye rağmen Monet resim yapmayı asla bırakmadı. Günün her saati için ayrı ayrı saman yığınlarının resimlerini yapmaya başladı. Pissarro bunun artık abartı olduğunu düşündüğünde Monet'ye "kendini tekrar ediyorsun" diye kızdığını bilmekteyiz. Bana sorarsanız, Monet'nin Monet olmasının sebebi, aynı görüntünün kaç farklı resime dönüştürülebileceğini kanıtlamış olmasıdır. Hepsi farklı ışıkla, farklı fırça darbeleriyle resmedilmiş olan saman yığınları duygusal bir yaklaşım barındırmıyor bile olsa, Kandinsky'nin soyut resimin temelini atması için zihninin kapılarını aralamasını sağlamıştır. 

                                                (Claude Monet, Haystacks/Sunset, 1890)

Savaş bittikten sonra işlerinin düzelmesi için çabalamaya başlayan Monet, Fransız Hükümetine hediye etmek amacıyla duvarları süsleyecek dekoratif paneller tasarlamak istediğini söylemiştir. Geniş boyutlarda yapılması planlanan bu paneller için Orangerie Müzesi'nde özel olarak salonlar hazırlanır. Yaptığı panellere bağlanan Monet ölümüne kadar evinde saklamıştır Nilüferlerini... Öldükten sonra Orangerie Müzesinin duvarlarında hayat bulan Nilüferler bembeyaz duvarlar üzerinde 2 metre genişlikleri ve 6-7 metre arasındaki yükseklikleriyle tüm ihtişamlarıyla asılı durmaktalar. Bu bembeyaz odanın nasıl aydınlatılacağı ve resimlerin nereye asılacağına kadar her şeyi Monet tasarlamıştır. Odaya giren herkesin bu uçsuz bucaksız, eşsiz göl manzarasının verdiği huzuru hissetmesini istemiştir. Asıl mantık savaştan çıkan bir milletin, bembeyaz duvarlar arasında şefkatli nilüferler ile bir anlık her şeyi unutmalarını sağlamaya çalışmaktır... 

                                                          (Orangerie Müzesi, Paris

Nilüferler'de Monet'nin gündoğumu ve günbatımı hastalığından payını almıştır ve iki ayrı salonda ziyaretçilerle buluşmaktadırlar. Katarakt hastalığının ilerlemiş olduğu döneme denk gelen Nilüferler bulanık ve belli belirsiz gözlemlenebilmektedir. İzlenimciler genelde net resimler yapmazlar fakat, Monet'nin resimlerindeki bulanıklığın sebebi gözlerindeki katarakt probleminden kaynaklanmaktadır. 

Mavi, yeşil ve mor renginin tonlarını yoğun olarak kullanan Monet, devasa resimleri aracılığıyla duvarlardan elini uzatıp yüzünüzü okşuyor adeta... Monet'nin resimlerinde her zaman belirsiz bir huzur bulmuşumdur. Sakıp Sabancı Müzesinin 2012 yılındaki Monet sergisinde yüz yüze geldiğimiz zamanı hiç unutmam. Marmottan Müzesi'nin koleksiyonundan getirilen 40'a yakın eser ve evinde yaptığı bir kaç Nilüfer tablosu'da oradaydı. İnsanın içerisindeki sanat tutkusunu alevlendirmeyi çok iyi bilen bir ressam Monet. 2012 yılında yelkenlerimi açtığım sanat maceramın da babasıdır ayrıca, kendisine ilk görüşte aşık olmuştum ve bugün bloga yazmaktayım.

En güzeli ise, ne zaman kendinizi kötü hissetseniz, gelip yatağınızın baş ucuna oturup sizi hayatın güzelliklerine ikna edebilecek bir karakteri olması. 
Eğer bu gününüz iyi geçmediyse çağırın Monet'yi ve Renoir'ı sonu olmayan bir sohbete başlayın. Size ellerini uzattıklarında zaten çok kendinizden geçip, dünyanın kötülüklerinden sıyrılmış olacaksınız...


                                                 (Claude Monet, Water Lilies, 1922)

Yorumlar

Popüler Yayınlar